24 Ocak 2014 Cuma

SİNİR SİSTEMLERİMİZ (SYSTEMA NERVORSUM )

 

SİNİR SİSTEMLERİMİZ (SYSTEMA NERVORSUM )

SİNİR SİSTEMİ = SYSTEMA NERVOSUM
Hücre, doku ve organlarda, çeşitli fonksiyonların sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi, bu yapılar arasında çok hassas bir koordinasyonun olması ile mümkündür. Yapılar arasındaki koordinasyonun, canlı hayatının devamı süresince sağlıklı bir şekilde devamı da şarttır. Bunun için, önemli bir sisteme ihtiyaç vardır. Bu sistem, Sinir Sistemi adı altında toplanır.
Herhangibir uyarının alınabilmesi, uyarılabilme özelliği gösteren çok hassas alıcı oluşumların fonksiyonları ile mümkün olur. Bu alıcı oluşumlara reseptör (receptor) adı verilir. Bazı reseptörler belirli uyarılara karşı spesialize olmuşlardır. Örneğin, duyu organlarında (göz, kulak, dil vb.) bunlar önemli bir şekilde yer bulurlar. Özellik göstermeyen diğer reseptörler ise, genel bir görev için değişik organlarda yer bulurlar.
Reseptörler ile alınan uyarılar, sinirler üzerinden, değerlendirilmek için merkeze taşınırlar. Uyarıları merkeze taşıyan yollar afferent sinirlerdir. Uyarıların toplandıkları, değerlendirildikleri ve duruma göre yeni emirlerin verildiği merkezler ise beyin ve omurilik olmak üzere iki esas bölüm halinde oluşmuştur. Santral organların periferden gelen uyarılara karşı cevapları ise, vücudun ilgili bölümlerine diğer bir sinir yolu tarafından iletilir. Merkezden perifere uyarı ileten bu yollar efferent sinirlerdir. Böylece vücudun periferine taşınan ilgili emirler, burada sonlanırlar. Buna göre yeni bir fonksiyon ortaya çıkar. Örneğin; bir hareket, genişleme veya daralma, uzama veya kısalma veya terleme vb.. Bu cevaplar mutlaka irade dahilinde olmayabilir. Aksine, günlük yaşam sırasında, canlı organizmada daha sık olarak irade dışı cevaplar ile fonksiyonlar düzenlenir. Nitekim, sinir sisteminin iki ana bölüme ayrılmasında bu fonksiyonel özellikler önemli yer tutar.
 Sinir sisteminin bölümlenmesi şu şekilde yapılır:
Cerebrospinal (Animalik) sinir sistemi
Autonom (Vegetativ) sinir sistemi
İsminden de anlaşılacağı gibi, serebrospinal (cerebrospinal) sistem iki önemli organ tarafından meydana getirilir. Birisi beyin (cerebrum), diğeri ise omurilik (medulla spinalis) dir.Canlının bulunduğu ortam ile kurduğu ilişkileri genellikle serebrospinal sistem yürütür.
Yapısal olarak bu sistem, iki esas bölümde ele alınarak incelenir:
Santral sinir sistemi (Pars centralis = Systema nervosum centrale)
Perifer sinir sistemi (Pars periferica = Systema nervosum perifericum)
Bu ayırıma göre santral bölüme beyin ve omurilik, perifer bölüme ise sinir uzantıları, ilgili ganglionlar ve reseptör yapılar dahil olur.
Otonom (autonom) sinir sistemi, irade dışında fonksiyon gösteren bir düzenlenme gösterir.Özellikle vücudun iç organlarının fonksiyonları ve bu fonksiyonların koordinasyonu, bu sistem tarafından sağlanır. İç organları, salgı bezleri, kan damarları ve düz kaslar bütünü ile otonom sistem tarafından düzenlenen bir çalışma gösterirler. Otonom sinir sistemi de kendi içinde iki önemli bölüme ayrılır. Heriki bölüm birbirlerinin karşıtı gibi fonksiyon görürler. Bunlardan simpatik (sympathicus) kısım daha ziyade hızlandırıcı, parasimpatik (parasympathicus) ise genellikle yavaşlatıcı etki yaparlar.
Serebrospinal Sinir Sistemi (Cerebrospinal)
Santral Sinir Sistemi (Pars centralis = Systema nervosum centrale)
Santral sinir sisteminin iki önemli bölümünü, beyin (cerebrum) ve omurilik (medulla spinalis)
meydana getirir. Bu heriki bölüm birbirleri ile sıkı bir fonksiyonel ve yapısal ilişki içindedirler.
Beyin (cerebrum) :
Beyin (cerebrum) santral sinir sisteminin craniale doğru ileri derecede gelişmiş bir bölümüdür. Kafatasını oluşturan kemikler tarafından dışardan iyi bir şekilde korunmuştur. Alt yüzü ile, içinde yer almış olduğu kafatası tabanı kemikleri üzerine oturur. Üst ve yan yüzleri konveks bir yapılaşma gösterir ve kemikler ile sıkı komşuluk yaparlar. Bu sıkı komşuluk nedeni ile, kemiklerin iç yüzlerinin izlerini girinti ve çıkıntılar halinde beynin yumuşak dokusunda görmek mümkündür. Yetişkin bir insanda beyin 1350-1500 gr kadar ağırlıktadır.
Embryoloik bakımdan ele alındığında beyin üç önemli bölüme ayrılarak incelenir:
Prosencephalon (önbeyin)
Mesencephalon (orta beyin)
Rhombencephalon (arka beyin)
İleriki dönemlerde prosencephalondan beyin yarım küreleri (telencephalon) ile diencephalon (arabeyin) adı verilen önemli kısımlar meydana gelir. Beyin yarım kürelerinde önemli beyin lobları oluşur. Bu yarımküreler esas itibariyle beyaz ve gri cevherden meydana gelmişlerdir. Beyaz cevher, yapının içinde yer alır. Gri kısım ise bir kabuk şeklinde beyaz bölümü dışarıdan kuşatır. Kabuk yapıdaki gri cevhere "Cortex cerebri" adı verilir. Cortex cerebri'nin belirli yerlerinde önemli fonksiyonel merkezler bulunur. Beyin korteksinde elektriki potansiyel dalgalanmalar meydana gelir. İleri derecede hassasiyetli ve kuvvetlendirici özellikteki aletler yardımı ile bu dalgalar dışarıdan tesbit edilerek bazı rahatsızlıkların teşhisinde istifade edilir (EEG). Böylece beynin fonksiyonları üzerinde önemli bilgiler elde etmek mümkündür.
Beynin beyaz cevheri sinir hücresi ihtiva etmez. Sadece sinirsel yollardan meydana gelmiştir. Ancak, beyaz cevherin belirli bölgelerinde yer yer toplanmış gri cevher kütlelerine de rastlanır. Her iki beyin yarım küresini aradan birleştiren kısım arabeyin (Diencephalon) dir. Burada önemli fonksiyonel alanlar ve gri cevhar yapıları yer alır. Beynin bütünü içinde orta beyin (Mesencephalon) en küçük kısmı meydana getirir. Bir bakıma, medulla sipinalis ile beynin çeşitli kısımları arasında irtibatı sağlayan önemli sinir uzantılarının geçtiği yer gibidir. Ancak burada, kranial sinirler ile ilgili (N. oculomotorius ve N.trochlearis) önemli çekirdekler ve diğer fonksiyonel önemli yapılar da yer alır (Nucleus ruber ve Substantia nigra).
Arka beyin (Rhombencephalon) kendi içinde üç önemli bölümden meydana gelir. Bunlar; Pons, Bulbus ve Cerebellum'dur. Bu üç oluşum arasında ise beynin önemli boşluklarından IV. aralık (ventriculus quartus) meydana gelir. Pons ve bulbus (medulla oblongata) da kafa sinirlerine ait önemli başlangıç ve sonlanma çekirdekleri yerleşmiştir. Bu bakımdan heriki oluşum çok önem gösterir. Cerebellum (beyincik) ise ortada bir ara parça ile birleşmiş iki yarım küreden oluşmuştur. Her iki parçanın dış yüzleri, daha sık olmak üzere, beynin dış yüzüne benzer şekilde girinti ve çıkıntılı bir yapı gösterir. Beyincik dış yüzden çok ince bir gri cevher yapısındadır. İç kısım ise esas itibariyle beyaz cevher yapısındadır. Ancak bu yapı içinde önemli gri cevher topluluklarına (beyincik çekirdeklerine = nuclei cerebelli) rastlanır.Vücudun dengesi, kas tonusunun regülasyonu ve hareketlerin koordinasyonu cerebellum'un ana fonksiyonlarını oluşturur.
Beyin Boşlukları (ventricül) :
 Sinir sistemi başlangıçta iki ucu kapalı bir boru şeklinde oluşmuş yapıdan meydana gelir (Nöral boru). Bu borunun craniale doğru gelişen kısmından beyin (cerebrum), caudale doğru olan kısmından ise omurilik meydana gelir. Nöral boru mesencephalon ve medulla spinalis (omurilik) bölümlerinde son derece daralmış ve sadece dar bir kanal halini almış şekilde gelişim gösterir. Halbuki beyin yarım küreleri ve beynin diğer kısımlarında ise, daha genişçe aralıklar meydana gelmiştir. Bu boşluklara, beynin ventrikül sistemi adı verilir. Boşluklar beyin sıvısı (liquor cerebrospinalis) ihtiva eder. Sıvı bu boşluklar arasında devamlı sirkülasyon yapar. Romen rakamları ile belirtilen beyin boşlukları ve aralarında bulundukları oluşumlar şunlardır:
I. ve II. ventrikül : Beyin yarımküreleri (telencephalon) içinde bulunurlar
III. ventrikül : Arabeyin (diencephalon)'dir.
IV. ventrikül : Pons, bulbus ve cerebellum arasında meydana gelen boşluktur.
 Bu boşluğun tabanı, pons ve bulbus tarafından yapılır. Dört köşeli ve romb şeklindedir. Bunun için taban kısmına fossa rhomboid adı verilir.                                                                                                              Beynin bütün boşluklarında ince damarsı ağ yapıda oluşumlar bulunur. Bunlara plexus choroideus adı verilir. Bu yapılar, boşluklar içinde bulunan sıvıyı salgılar. Bütün aralıklar birbirleri ile irtibatlıdır. Bu irtibat dolayısı ile, beyin sıvısı boşluklar arasında sirkülasyon gösterir.Beyin boşluklarının bu fonksiyonel ilişkilerinin klinikte önemi vardır (punksiyon vb.).Beyin boşluklarında normal olarak günlük 70-100 ml sıvı yapılır (liquor cerebrospinalis).Sirkülasyon gösteren bu sıvı, değişik şekillerde absorbe edilir. Bazı hastalıklarda sıvının sirkülasyonu normal olarak yapılamadığı için önemli rahatsızlıklar ortaya çıkar. Beyin-omurilik sıvısının (BOS) incelenmesi ile önemli hastalıklarda kesin teşhisler konabilir. Bu sıvı kan ile isotonik bir yapı gösterir. Beyin-omurilik sıvısının incelenmesi ile, özet olarak şu sonuçlar elde edilebilir:
Normal sıvı basıncı kontrol edilebilir.
Sıvıda bulunan hücreler sayılabilir.
Sıvıda şeker ve albumin miktarı araştırılabilir.
Bakteriolojik bir araştırma yapılabilir (örneğin menenjitte).
Subarachnoidal aralığa radiopak madde verilerek beyin boşlukları incelenebilir
(örneğin tümör durumlarında).
Tedavi amacı ile ilaç enjekte edilebilir.
Beyin Damarları :
 İki ayrı yol üzerinden beyne ulaşan damarlar, beynin tabanında çok köşeli bir arter halkası oluştururlar. Bu arter halkasına sirculus arteriosus cerebri (Willis poligonu) adı verilir. Beynin çeşitli kısımlarına kanın gerekli şekilde dağıtımı için bu yapının önemi çok fazladır.
24 saat içinde beyninden takriben 1000 litre kadar kan akışı sağlanır ve bu sırada 70 litre oksijen kullanılır. Beyin dokusunun bu derece yüksek kan beslenmesini sağlayan arterleri şunlardır:
Arteria cerebri anterior
Arteria cerebri media
Arteria cerebri posterior
Arteria cerebelli
Beyine gelen ve beyin dokusunu besleyen kanın geriye dönüşü, beyin venleri ve kan nakleden büyük yollar üzerinden sağlanır. Beyin içinde venöz kan bulunduran büyük aralıklara"duramater sinüsleri" adı verilir. Bir biri üzerine eklenerek yoluna devam eden venöz kan, nihayet sinüs sigmoideus adı verilen büyük havuzda toplanır. Buradan, kafatası tabanının heriki yanında olmak üzere, Vena jugularis interna adı verilen ven damarları ile dışarıya taşınır.
Medulla spinalis (omurilik) :
Medulla spinalis 40-50 cm kadar uzunluktadır. Üst ucu, belirgin bir sınır göstermeden, beynin bölümlerinden olan Bulbus ile devam eder. Alt uç ise, bir koni görünümünde olup, en çıkıntılı kısım conus medullaris adı ile tarif edilir. Yeni doğanlarda omurilik yaklaşık 15 cm kadar uzunlukta olup, hemen hemen üçüncü lumbal omur yüksekliğine kadar uzanır. Başlangıçta omurilik uzunluğu ile, içinde bulunduğu vertebral kanalın uzunluğu birbirleri ile uyumludur. Gelişimin devamı içinde, omurların aşırı büyümesi ile, iki yapı arasındaki bu uyum bozulur. Omurların sürekli büyümesine omurilik ayak uyduramaz ve erişkinlerde heriki yapının boyları arasında çok açık bir fark ortaya çıkar. Buna göre erişkin erkeklerde medulla spinalis'in alt uçu birinci ve ikinci lumbal omurlar arasında, kadınlarda ise ikinci lumbal omur hizasında bulunur.
Omurilik uzunluğu boyunca her yerde aynı çapta değildir. İki yarı yerde şişkinlik yapar. Buralar, ekstremiteler için medulla spinalis'den ayrılan sinirlerin başlangıç yerleridir. Üst şişkinlikten, üst ekstremitelere, alttan ise alt ekstremitelere uzanan sinirler ayrılır. Omurilik, uzunluğu boyunca komşu olduğu omurların isimleri ile belirtilen dört esas bölüme ayrılır. Bu ayrılmada, omurilikten başlayan spinal sinirlerin çıkış yerleri esas kabul edilir. Buna göre medulla spinalis; cervical, thoracal, lumbal ve sacral olmak üzere bölümlenme gösterir.
Omurilikten 31 çift sinir ayrılır. Bu sinirler ayrıldıkları bölümlerin isimleri ile tarif edilir. Segmental bir ayırım ile, omurilikten başlayan sinirleri şu şekilde verebiliriz:
Servikal sinirler (nervi cervicales) ......... 8 adet
Torakal sinirler (nervi thoracici) ............ 12 adet
Lumbal sinirler (nervi lumbales) ........... 5 adet
Sakral sinirler (nervi sacrales) .............. 5 adet
Koksigs siniri (nervus coccygeus) ........ 1 adet
Enine yapılan bir kesitte, medulla spinalis içinde yer alan gri cevher ile, bu yapıyı çevreden kuşatan beyaz cevher görülür. Ortada yer alan gri cevher, kanatları açık bir kelebek görünümündedir. Kanatların ön çıkıntıları ön boynuz (cornu anterior), arka çıkıntıları ise arka boynuz (cornu posterior) adını alır. Ön boynuzlarda bulunan hücrelerden motor sinirler ayrılırlar ve bunlar spinal sinirlerin ön köklerini oluştururlar (efferent sinirler). Arka boynuzlarda bulunan hücrelere ise, dışarıdan alınan duyuları getiren sinirler uzanırlar (afferent sinirler). Fakat arka kökler, medulla spinalis içine dahil olmadan önce şişkin bir yapıya (ganglion) uğrarlar ve sonra omuriliğe devam ederler.
Omuriliğin beyaz cevheri, periferden merkeze ve merkez perifere uzanan ileti yollarından meydana gelir. Bu yollar yükselen ve inen sinir lifleridir. Yollar kendi aralarında fonksiyonel olarak ayrılırlar. Basınç, temas, ağrı ve ısı duyuları yükselen yollar ile merkeze iletilir. Aynı zamanda beyincik ile ilgili olmak üzere, eklemlerden ve kaslardan gelen bazı duyuları da yükselen yollar merkeze nakleder. İnen yollar üzerinden ise; irade dahilinde olmak üzere,iskelet kasları üzerine motorik emirler gönderilir. Ancak, inen yollar sistemine otonom merkezleri ilgilendiren bazı uzantılar da iştirak eder (piramidal ve ekstrapiramidal yollar).
Beyin ve omurilik, üst üste yer bulan üç ayrı örtü tarafından örtülmüşlerdir. Bunlar, Dura mater, Pia mater ve Arachnoidea adını alır. Üç örtü arasında, içi sıvı dolu iki aralık oluşmuştur.Bu sıvı yastıklar aracılığı ile, burada bulunan sinir sistemi organlarının aşırı basınçlara uğramadan korunmaları mümkün olur. Bu aralıklar aynı zamanda dışarıdan gelen mekanik tesirlere karşı da koruyucu görev yaparlar. Dura mater ve Piameter ağrılara karşı çok hassastırlar. Buna karşılık Arachnoidea sinirlerden oldukça yoksundur.Pia mater ve Arachnoidea arasında meydana gelen dar aralık Cavum subarachnoidea adını alır. Bu aralık bazı yerlerde ve özellikle beyin tabanında genişleyerek küçük havuzcuklar oluşturur (cisterna). Aralıkların en büyüğü, arkada beyincik ile omurilik arasında meydana gelmiştir ve buraya cisterna cerebellomedullaris adı verilir. Bazı rahatsızlıklarda omurilik sıvısının punksiyonu için burası önemli bir yerdir.
Perifer Sinir Sistemi (Pars periferica = Systema nervosum  perifericum)
Perifer sinir sistemine, omurilik ve beyin ile ilgili sinirlerin hepsi ve aynı zamanda ilgili ganglionlar ve reseptör yapılar dahil olur. Bunların görevleri, uyarıları almak ve bu uyarıları ilgili merkezlere nakletmektir. Böylece, perifer sinir sistemi içinde periferden merkeze ve merkezden de perifere duyu (veya emir) nakleden yollar yer alır. Perifer sistemi oluşturan sinir lifleri, doğrudan ilişkili oldukları merkezi sinir organlarınına (beyin ve omurilik) hizmet eden yapı durumundadırlar. Buna göre; beyin sinirleri ve omurilik sinirleri olmak üzere iki esas bölüme ayrılırlar.
Beyin sinirleri (Nervi craniales) : Bu sinirleri oluşturan sinir lifleri, beynin değişik yerlerinde bulunan ganglion hücrelerinden başlar. Uzantılar ya doğrudan perifere gider veya medulla spinalise (omurilik) devam ederler. Bu şekilde, beyinden ayrılan 12 çift önemli sinir vardır. Sinirlerden bazıları ya sadece motor lifler taşır veya hem motor ve hem de duyu lifleri de ihtiva eder. Bazılarında ise bunlara ilaveten, otonom sisteme ait (parasimpatik) lifler de bulunur. Genel olarak, beyinden ayrılan perifer sinirler, baş ve yüz çevresinde dağılarak fonksiyon görürler. Ancak, göğüs ve karın bölümlerine kadar lif taşıyan sinirlerde vardır (n. vagus). Bütün beyin sinirleri romen rakamları ile numaralandırılarak belirtilir. Buna göre her sinirin bir sırası vardır. Özet bir tablo halinde beyin sinirlerini ve fonksiyonlarını şu şekilde verebiliriz:
Sıra no. Adı Fonksiyonu
I Nn. olfactorii Koku siniri. Koku duyusunu merkeze iletir.
II N. opticus Görme siniri. Gözün retinasından alınan duyuları merkeze iletir.
III N. oculomotorius Göz kaslarının siniridir. Aynı zamanda otonom (parasimpatik) lifler de taşır.
IV N. trochlearis Göz kası siniridir. Motor lif taşır.
V N. trigeminus Başın büyük bölümü ve yüzün hemen bütünü için duyu lifleri, çiğneme kasları için de motor lifler taşır.
VI N. abducens Göz kası için motor lif taşır.
VII N. facialis Tad duyu için duyu lifleri, yüzün mimik kasları için motor ve burun, damak, dil ve büyük tükrük bezleri için otonom (parasimpatik) lifler taşır.
VIII N. vestibulocochlearis Denge ve işitme duyusu ile ilgili lifler taşır.
IX N. glossopharyngeus Dil, yutak, kulak zarı ve orta kulak için lifler taşır.Liflerin bir kısmı motor, bir kısmı da duyusaldır.
X N. vagus Bu sinirin baş, boyun, göğüs ve karın olmak üzere uzun bir gidişi vardır. Sinir uzandığı yere ve ilgili  sahaya; duyu, motor ve parasimpatik (otonom)lifler taşır. Sindirim sisteminin bir bölümünün parasim patik innervasyonu bu sinir tarafından sağlanır.
XI N. accessorius Omuz ve boyun bölümündeki iki kas için motor lifler taşır.
XII N. hypoglossus Dilin yapısı içinde bulunan iç kasların innervasyonu için motor lifler taşır.
Omurilik (medulla spinalis) sinirleri (nervi spinales) : Bu sinirler medulla spinalis'in heriki yanından çift olarak ayrılırlar. Daha sonra vertebral kanalı, omurlar arasındaki aralıklardan (foramen intervertebrale) geçerek terkederler. Toplam olarak 31 çift spinal sinir vardır. Bunlar ayrıldıkları omurilik bölümüne göre isimlendirilirler.
Spinal sinirler omurilik ile, iki kök aracılığı ile birleşirler. Bu durum beyin sinirlerinde değişiktir. Beyin sinirleri sadece birer kök ile ilgili beyin bölümüne irtibat sağlar. Bir spinal sinir yapısı içinde, hem duyu ve hem de motor lifler bulunur. Arka kökler ile merkeze duyu iletilir, ön kökler ile perifere gerekli emirler götürülür. Ön kök lifleri motor özellik gösterirler. Aynı zamanda spinal sinir yapısı içinde az miktarda otonom sistemin simpatik lifleride bulunur.
Spinal sinirlerin arka uzantıları hemen hemen segmental durumlarını korudukları halde, ön uzantılar bu yapılaşmayı göstermezler. Yer yer birbirleri ile birleşerek ve dal alıp, dal vererek, büyük sinir ağları oluştururlar. Bu sinir ağlarından ayrılan uzantılar ise, ilgili bölgelere karışık lifler taşıyarak devam ederler. Böylece, medulla spinalis'in değişik seğmentlerinden gelen sinir uzantıları biraraya gelerek bu çeşit sinir ağlarını (plexus) oluştururlar. Spinal sinirlerin ön dalları vücudun değişik yerlerinde beş adet önemli plexus oluşturur. Bunlar şunlardır:
Plexus cervicalis
Plexus brachialis
Plexus lumbalis
Plexus sacralis
Plexus coccygeus
Otonom (autonom) Sinir Sistemi
Otonom sinir sistemi başlıca; solunum, sindirim, metabolizma ve sekresyon gibi önemli vücut fonksiyonlarını düzenler ve idare eder. Bu fonksiyonlar irade dışı meydana gelir. Genel bir tarif ile otonom sistem, daha ziyade canlının vücut içi sistemlerinin çalışması ve düzenlenmesinde görevlidir. Halbuki serebrospinal sistem, canlının daha ziyade dış ortam ile ilişkilerinde rol oynar. Böyle olmakla beraber, iki sistemin birbirinden kesin hatlar ile ayrılması mümkün değildir. Zira, her iki sistem fonksiyon sırasında çok sıkı bir ilişki içerisinde dirler.
Otonom sinir sisteminin başlangıç hücreleri hem beyin ve hem de omurilik içinde bulunur. Buralardan başlayan otonom sinir uzantıları, doğrudan ilgili organlara kadar uzanmazlar.Evvela bir gangliona uğrarlar. Bu ganglionlar önemli birer sinaps istasyonlarıdır. Buralardan kalkan lifler, postganglionik uzantılar olarak ilgili organlara giderler. Bu şekilde, gangliona kadar olan sinir uzantısına preganglioner bölüm adı verilir. Otonom sinir sistemi kendi içerisinde fonksiyonel olarak iki esas kısma ayrılır. Her iki bölüm,aynı organ üzerinde birbirlerini kontrol edici etki yaparlar. Bu etki birbirlerinin karşıtıdır.
Örneğin; bu bölümlerden simpatik kısım (pars sympathicus) kalp için genel olarak faaliyetleri hızlandırıcı; parasimpatik kısım (pars parasympathicus) ise yavaşlatıcı etki yapar. Halbuki tükrük bezleri üzerine etkileri bu defa, tam tersidir.
Simpatik Bölüm (Pars sympathicus)
Bu bölüm, esas itibariyle birtakım ganglionlar ve bu ganglionları birbirleri ile irtibatlayan,merdiven şeklindeki bir zincir yapıdan oluşmuştur. Ganglionlar simetrik olarak vertebral kolonun heriki yanında, kafatası tabanından os coccygis'in ucuna kadar dizilmişlerdir. Herganglion, diğeri ile bir ara uzantı vasıtasıyle (rami intergangliare) birleşir. Ayrıca omurilikteki simpatik merkezlerden kalkan ve dışarıya uzanan lifler de bu ganglionlara kadar gelip, irtibat kurarlar (rami communicantes). Böylece ortaya çıkan, ganglion ve sinir lifleri uzantı ağına "Truncus sympathicus" adı verilir. Ganglionlardan ayrılan potsganglionik simpatik lifler, ilgili organ veya bölgelere değişik şekillerde uzanırlar. Ya kan damarları çevresinde bir ağ yaparak devam ederler, ya da komşu spinal sinirlerin yapısı içinde uzanırlar. Karın boşluğunda meydana gelmiş olan Plexus coeliacus, simpatik liflerin önemli bir sinir ağıdır.
Parasimpatik Bölüm (Pars parasmypathicus)
Parasimpatik sistem liflerinin, truncus simpaticus ile hiçbir ilişkisi yoktur. Bu liflerin başlangıç merkezleri ya beyindedir, veya omuriliğin alt kısımlarında bulunur. Lifler müstakil sinir oluşturmazlar. Bunlarda da, pre-ve postganglionik bir yapılaşma görülür. İlgili gangli onları merkezden oldukça uzaktadır. Dolayısı ile parasimpatik liflerin preganglionik kısmı uzun, postganglionik bölümü ise kısadır. Bu durum simpatik liflerde tam tersidir.
Beyindeki merkezlerden ayrılan parasimpatik lifler, komşu beyin sinirleri içinde ilgili yerlere kadar uzanır. N.oculomotorius (III), N.facialis (VII), N.glossopharyngeus (IX) ve N.vagus (X) isimli sinirler yapıları içinde parasimpatik lifler taşıyan önemli beyin sinirleridir.
Omurilikteki merkezlerden ayrılan parasimpatik lifler ise önce N.pudentus içinde uzanırlar.Liflerin başlangıç yeri 2. ve 3. sakral segmentler arasında omurilik yapısı içinde bulunur (Nuclei parasympathici sacrales). Bu parasimpatik uzantılar; iç ve dış genital organlara, idrar kesesine, barsaklara ve anüs bölümüne kadar devam ederler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder